DÜNYA CENNETİ, AHİRET CENNETİ

Ali Ekber Karaşi

“Cennet”in kelime anlakı “bahçe” ve dini anlamda bildiğimiz “cennet”tir.

“Tıpkı bir bahçe (cennetin) gibi; yüksekçe bir tepededir ve sağnak yağmur alır...” (Bakara 265)

Kelimenin çoğulu (cem’) “cennât”tır. “Onlar nice bahçeler (cennâtin)ve pınarlar terketmişlerdir.” (Duhan 25) ayetinde olduğu gibi.

AHİRET CENNETİ

Kıyametteki cennet ve takva sahiplerinin yeri “cennet” ve “cennât” kelimeleriyle ifade edilmiş ve onun hakkında daha çok “altlarından ırmaklar akan” sıfatı zikredilmiştir.

Öyle anlaşılıyor ki bu kelime ve konulan bu isim, dünyadaki bahçelere benzediği içindir. Bunun sebebi, anlaşılmasını kolaylaştırmaktır. Yoksa ahiret cenneti, dünyadaki bahçelerle karşılaştırılamaz.

Ahiret hakkındaki “cennât”ın hep belirtisiz (nekre) gelmesi dikkat çekicidir. Yani özellikli bir cennet kasdedilmektedir. Sadece “İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet (el-cennât) bahçelerindedirler.” (Şûrâ 22) ayetinde elif ve lâm harfleriyle belirtili olarak geçmektedir. Fakat cennet hakkındaki “el-cennet”te olduğu gibi elf ve lâm ile belirtili kullanım çok fazladır.

Cennet için bu kelimenin vasıf olup olmadığını tartışmak gerekmez. Fakat Kur’an’ın ahiret cennetini nasıl tanıttığına bakmak yerinde olacaktır.

1. “Takva sahiplerine vadedilen cennetin misali şudur: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sudan ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden mağfiret vardır...” (Muhammed 15)

“Değişmeyen ve hep taze kalan su ve süt”ün anlamı, ahiret cennetinde değişme, başkalaşma ve bozulma olmayacağıdır. Orada bakteriler yoktur. Yaşlanma olmayacaktır. Süt, bal, şarap, ırmaklar halinde olacaktır. Orada bütün meyveler onların kullanımına sunulacaktır. Açıktır ki bu, dünya cennetleriyle karşılaştırılamayacak bir durumdur.

2. “Rabbinizden olan bağışlanma ve eni göklerle yer kadar olan cennet için yarışın.” (Âl-i İmran 133), “Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete çaba gösterin. Genişliği gök ile yerin genişliği kadardır, Allah’a ve Rasûlüne iman edenler için hazırlanmıştır.” (Hadid 21)

Bu iki ayette cennetin genişliği ile göklerin ve yerin genişliği zikredilmiştir. Birinci ayetin içeriğine göre, kıyamet günü gökler ve yerin tamamı cennete dönüşecek ve onun bir parçası olacaktır. Öyleyse cennet ya sonsuzdur ya da en ve boyunu Allah’tan başka kimse bilemez.

3. “Takva sahiplerine vadedilen cennetin misali şudur: Altlarından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu, takva sahiplerinin akıbetidir. İnkar edenlerin sonu ise ateştir.” (Ra’d 35), “De ki: Bu mu hayırlı, yoksa takva sahiplerine vadedilen ve onlar için bir mükafat ve son durak olan ebedi cennet mi? İçinde ebedi kalıcılar olarak orada her istedikleri onlarındır. Bu, Rabbinin üzerine aldığı istenen bir vaaddir.” (Furkan 15-16)

Bu ve benzeri ayetler Kur’an’da çoktur. Bu ayetler, cennet yiyeceklerinin ebedi olduğunu ve tükenmeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Cennet daimidir ve cennet ehli ne isterse elde edebilecektir. “orada her istedikleri onlarındır” cümlesi cennet için 5 kez tekrarlanmıştır. “ebedi cennetler” ifadesi de 11 kere tekrar edilmiştir.

4. “Yüksek bir cennettedir. Orada anlamsız bir söz işitmez. Durmaksızın akan bir kaynak vardır orada. Yükseltilmiş tahtlar, sıralanmış kadehler, dizilmiş yastıklar...” (Gâşiye 10-16)
Ayet-i kerimeler, ahiret cennetini ve onun nimetlerini tarif etmekte, oradaki mutluluktan haber vermektedir.

5. “Rableri onlara katından bir rahmeti, hoşnutluğu ve onlar için içinde ebedi nimetler bulunan cenneti müjdeler.” (Tevbe 21)
Bu ayet, cennetteki nimetin devamlı olacağını bildirmektedir. Oradaki nimet, bol miktarda ve süreklidir. Eğer ahiret cennetinden ayrıntılı olarak sözetmek istersek yüzlerce ayet nakletmemiz gerekir. Dünya ve ahiret nimetleri ve lezzetleri arasındaki çok önemli fark, dünya nimetlerinin fani ve geçici olması; devam etmesi ve alışkanlık haline gelmesiyle konumunu kaybetmesidir. Fakat ahiret nimeti ebedidir ve onda asla noksanlık ve değişme yoktur. Bu sarayla, o sarayın arasındaki temelli fark işte budur.

Ahiret hayatının tarifi konusunda şu ayeti görüyoruz: “Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız.” (A’raf 49). Bir dünya farzedin ki orada şimdiki gibi bir üzüntü ve gelecek korkusu olmayacaktır. Bu tür bir hayat dünyada kolay değildir. Çünkü insan, daima üzüntüsünün sebebi olan ve geleceğinden, nimetin elinden çıkacağından ve ölümden korkmasanı yolaçan bir eksiklikle maluldür. Sadece ahiret hayatıdır ki geleceği konusunda korku, tükenme ve yokolma sözkonusu değildir.

Yukarıdaki cümle Kur’an’da birkaç kez tekrarlanmıştır. Dünyaya dair olan şarta bağlıdır. Çünkü dünyada korku ve hüzünden kaçış yoktur. Ahirete dair olan ise mutlaktır ve kayda bağlı değildir. Zira cennette üzüntü ve korku mutlak manada yoktur.

Toplam 14 tane olan bu ifadelerin tamamını ahiretle ilgili saymak mümkündür. Bunun için Mu’cemu’l-Müfehres’in “Havf” ve “Kıyâmet” kelimelerine başvurulabilir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar