KANDİLLER UYDURMA MI:Berat gecesi (2) ALİ BULAÇ

Geçen yazımızda Berat Gecesi’nin Kur’an açısından bir kritiğini yapmış ve bu gecenin 44/Duhan, 3. ayette geçen “mübarek gece” olmadığını göstermeye çalışmıştık. Bugün konuyu hadisler açısından ele alacağız.

Bu gecenin mübarek olma vasfıyla ilgili rivayet edilen hadisler vardır. Bunların bir kısmı “zayıf” olup kitabına alanlar tarafından güvenilir kabul edilmemişlerdir. İbn Mace ve Tirmizi’nin kitaplarına aldıkları iki hadis şöyledir:

1) “Şaban ayının yarısı olunca gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin. Allah, güneş batınca (rahmetiyle) dünya göğüne (semasına) tecelli eder ve şöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim.’ Bu, böylece ‘var mı, var mı..” diye şafak sökünceye kadar sürer.” (İbn Mâce, İkâmetu’s-salât, 191; Beyhaki, Şuu’bu’l-iman, III, 359) 2) “Allah, Şaban ayının on beşinci gecesi, dünya göğüne tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok kulunu affeder.” (Tirmizî, Savm, 39)

Kurtubi, İbn Mace’nin hadisindeki sened zincirinde yer alan Ebu Bekr b. Abdullah b. Ebi Sabre’nin “hadis uydurmakla” itham edildiğini söyler. Tirmizi de, kitabına aldığı bu hadisin “zayıf” olduğunu söylemiştir. Ancak Müslim’in “Sahih”inde yer verdiği bir hadis vardır. Hadis şöyledir: Hz. Aişe, Hz. Peygamber (sas)’in bu gece (Şaban’ın 15. gecesi) Baki Mezarlığı’nı ziyaret ettiğini söyler: “-Ey Aişe, sen gördüğünde bana Cebrail geldi ve seslendi. Ben onu senden gizledim. Ona cevap verdim. O, sen elbiseni çıkardığın için yanına girmiyordu. Uyuduğunu sandım, seni uyandırmayı doğru bulmadım, heyecana kapılmandan korktum. Cibril bana dedi ki; “Rabbin senin Baki Mezarlığı’na gitmeni ve onlar (orada yatanlar) için bağışlanma istemeni emrediyor.” Ben; “Onlar için nasıl dua edeyim?” deyince, buyurdu ki; “Şöyle (dua et): Mü’min ve müslimler diyarının insanları! Size selam olsun. Allah bizden önce gidenlere ve bizden sonrakilere merhamet etsin. İnşallah yakında biz de sizlere kavuşacağız.” (Müslim, Cenaiz, 103) Nesai’de Hz. Aişe’nin Peygamberimiz’i gölge gibi izlediği, ondan önce gelip yatağa girdiği, hızlı nefes alışverişinden dolayı kendini ele verdiği, bundan sonra Şaban ayının bu gecesiyle ilgili olayın aynı cümlelerle nakledildiği belirtilir. (Nesai, Emri bi’l-İstiğfar li’l-Mü’minin, 103) Yine Hz. Aişe’den gelen bir rivayette şöyle denmektedir: “Allah’ın Elçisi’nin Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim.” (Müslim, Sıyam, 175) Hz. Peygamber (sas), bir kişiye “Sen bu ayın ortalarında oruç tuttun mu?” diye sordu. O kişi, “Hayır, tutmadım.” deyince, Hz. Peygamber, şöyle buyurdu: “Öyleyse, Ramazan’dan çıkıp iftar ettiğinde (bayramdan sonra), o tutmadığın oruç yerine, iki gün oruç tut.” (Müslim, Sıyâm, 200) Ahmet ibn Hanbel’in yer verdiği bir rivayete göre, Şaban’ın 15. gecesi “Allah bütün Müslümanları bağışlar. Yalnız kâhin, büyücü, çok kin tutan, içkiye düşkün olan, anne ve babasıyla ilişkisini kesen ve zina düşkünü kimseler hariç.” (Müsned, II, 176)

Bu rivayetlerden Şaban ayına özel bir önemin verildiği anlaşılmaktadır. Bu gece tövbe istiğfar edilmesi, namaz kılınması, Kur’an okunması hiç kuşkusuz güzel davranışlardır. Kabir ziyaretine gitmek, ölülere dua okumak da bu günün anlamıyla uygunluk arz eder ve sevaptır. Ancak yine de Şaban’ın 15. gecesinde Allah’ın varlık âlemi veya dünya ile ilgili bir yıllık işleri meleklere havale edip sanki bir kenara çekildiği hakkındaki rivayetler güvenilir değildir. Bu gecenin kutlanması ile ilgili âdet de ne sağlam bir hadise ne bir sahabi sözüne dayanır. Yine bu geceye özgü ibadetler ihdas etmek, özel seremoniler ve kutlamalar çıkarmak ve bunları her sene dinin bir emri veya Peygamber sünnetinin ihyasıymış gibi tekrar etmek doğru değildir, dinde bid’at icat etmek anlamına gelir. Meselenin bir de tarih ve âdetler yönü vardır. Son yazımız bu konuyla ilgili olsun.

26/09/2005 ZAMAN GAZETESİ

Yorumlar

Popüler Yayınlar