Kentleşen Alevilik-1

Alevi toplumu, ülkemizin gerçeklerinden birisi... Lakin bu toplumun bugünkü sorunlarına kimse derinlemesine bakmak istemiyor. Sanki bir kıyıda sessiz ve tek parçalı gibi duran Alevi toplumuna bakınca gerçek bir parçalanma görüyoruz. Alevilerin ekonomik fotoğrafı da bunu gösteriyor.
En üsttekiler; Alevi toplumunun içinden çıkmış tüccarlar ve işadamları. Mustafa Süzer, Adnan Polat, Sadık Özgür, Rafet Tükek, Engin Polat, Ali Kösedağ, Ali Çelik, Mustafa Kaçmaz, Bektaş Özbek, Celal Çetin, Ali Rıza Erkan gibi büyük-küçük düzinelerle işadamı ve tüccar karşımıza çıkıyor.
Altında ise Alevi kesimden çıkmış bürokratlar bulunuyor: Vali Ali Haydar Öner, kardeşi Kadri Öner, Ali Rıza Selmanpakoğlu, Celal Dinçer, Kahraman Eroğlu, Mehmet Seyman, Kamer Diribaş gibi birçok isim...
BÜROKRATLAR SİVRİLDİ
Bunların yanında serbest meslek sahipleri ve esnaf bulunuyor. Bu kesimin altında ise Alevilerin en yoksul bölümünü oluşturan işçiler yer alıyor.
Yani geçmişte, köy koşullarında yaşayan Aleviler, ekonomik olarak farklılaşmamışken şehirleşme ile birlikte ciddi bir farklılaşma ortaya çıkmış bulunuyor. İşte bu ekonomik farklılaşma, Alevileri siyasal, kültürel hatta inançsal olarak çatışmaya itti.
Geleneksel Aleviliği savunanlar, genellikle işadamları ve üst düzey Alevi bürokratlar arasında karşımıza çıkıyor. Bunlar, Alevilikle Sünniliği yer yer aynileştirmeye bile gidiyorlar. Bu yüzden de Alevi taban tarafından eleştiriliyorlar. Büyük işadamlarından Rafet Tükek'in yönetiminde bulunduğu Cem Vakfı, bu kesimin siyasal ve dinsel beklentilerine daha yakın bulunuyor.
Alevi kesimin alt katmanında ise, ciddi bir çalkantı var. Bu kesim, bir yandan geleneksel köy Aleviliğine bağlı kalıp inancını koruyor, savunuyor. Öbür yandan da Alevi dernekleri bunların arasına girerek onları siyasallaştırıyor.
Bugün Alevi derneklerinde, vakıflarında, hatta inanç kurumu olan dergahlarda, Alevilik adı altında siyaset tartışılıyor. Bu tartışmalar, Alevi toplumunu derinden etkiliyor. Bölünme de kaçınılmaz oluyor. Alevi örgütlenmesine baktığımızda karşımıza üç ana grup çıkıyor:
'İNANÇLI' ALEVİLER DERGåHLARDA
Birinci kümeyi; Aleviliği bir inanç olarak gören dernekler oluşturuyor. Bunlar Aleviliği İslam dininin bir yorumu olarak algılıyorlar. Bu görüşü temsil eden en belirgin kuruluş da Cem Vakfı'dır. Cem Vakfı, dergisi, radyosu, televizyonu ile bu görüşü yaymaya devam ediyor. Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan, Alevi toplumunun geleneksel kesimi içinde önemli bir isim kabul ediliyor.
Alevi çoğunluğunun benimsediği İslam temelli anlayışa karşı çıkanlar ise Pir Sultan Abdal Dernekleri ile bazı Hacı Bektaş Veli derneklerinden oluşuyor.
Bunlar, Avrupa'daki Alevi derneklerini temsil eden Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu ile işbirliği halinde çalışıyorlar. Bu yüzden de AB ile ilişkileri dikkat çekiyor. Bu durum da Türkiye içinde Alevi tabanında tepkilere yol açıyor. Alevilerin azınlık gibi gösterilme girişimi de işte bu grubun çabalarından kaynaklanmış bulunuyor.
SOL ALEVİLER AYRI ÖRGÜTLENİYOR
Bu kesim; Aleviliği, İslam dışı bir inanç, daha doğrusu kültür/felsefe olarak göstermeye çalışıyor. İslamdışılık tezi, tabandan çok tepki görüyor. Siyasetle iç içe olanlar, genelde bu örgütlenme içinde hayat buluyorlar. Bunlar; siyasette Alevilerin sol kanadını teşkil ediyorlar.
Üçüncü küme ise dergahlar dediğimiz Alevi inanç merkezlerinden meydana geliyor. Bunlar, Aleviliği İslam içinde gören bir anlayışa sahipler.
Türkçe duanın adı Gülbank
Alevİ-Bektaşi Yolu, mistik yönü ağırlıklı bir inanç yoludur. Alevilik'te dua sözcüğü ile eş anlamlı olarak 'gülbank' ve 'tercüman' sözcükleri de kullanılmaktadır. Dua, değişik zamanlarda değişik amaçlarla yapılmaktadır. Özellikle Cem ibadeti sırasında Dede sık sık dua eder. İbadet ederken, bayramlarda, mutlu zamanlarda ve üzüntülü anlarda 'Gülbank' veya 'Tercüman'' okunarak dua edilir. Alevilik'te tüm dualar halkın anladığı anadilde yapılır. Ocak, dede ve bölgelere göre bu dualarda bazı değişiklikler olabilir. Bu dualar kaynağını ilahi bir kitaptan almaz, Mürşit ve Pir'ler tarafından hazırlanır. Bazı duaların yüzlerce yıllık geçmişi vardır. Bölgeden bölgeye doğal olarak dualarda değişiklikler olsa da, genelde tüm Alevi duaları Bism-i Şah'la başlar ve Hz. Ali ile Hacı Bektaş Veli'ye atıf sözlerle biter.
ALEVİLİK NEDİR?
'Alevİ' sözcük anlamıyla 'Ali yanlısı' demektir. Ali'den kasıt, Ali adında herhangi bir kişi değil, Hz. Muhammed'in amca oğlu ve damadı olan 12 İmamların başı 1'inci İmam Ali'dir.
Alevilik, İslam dünyasında Hz. Ali'nin tarafını tutanların dünya görüşüdür. Alevi sözü, başlangıçta 'Ali soyundan olanlar' anlamına gelirken, zamanla 'Ali yandaşı' anlamını kazanmıştır. Ali yandaşı Arapça 'Şia-tu Ali' demektir. Bu terim Hz. Ali ve Şah Hüseyin yandaşları için daha o dönemlerde kullanılmaya başlamıştır. Zamanla 'Şia' terimi yerleşmiştir. Şia, Alevilik demektir. Alevi ise Hz. Ali'nin imametini Nas ile (Kuran'sal zorunlulukla) ve Tayin'le (Hz. Peygamberin işaretiyle) kabul eden insan demektir. Tarihsel süreçte ise Alevi sözü yerine daha çok 'Şii' ve Alevilik yerine de 'Şia' tabirleri kullanılmıştır. Ancak, Alevi sözü gerçekte Türk kültürünün ürettiği ve yön verdiği bir adlandırmadır. Türkiye'de Ali yandaşları kendilerini 'Şii' değil, 'Alevi' olarak tanımlar ve Şia yerine de 'Alevilik' sözünü kullanırlar.
ALEVİ-BEKTAŞİ KRONOLOJİSİ
İSMAİL PEHLİVAN
Yorumlar